Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) yönetiminin geleneksel bahar şenliğinin kampüsteki Devrim Stadyumu’nda yapılmasını yasaklanmasını ve şenliğin iki güne indirilmesini protesto eden öğrencilere soruşturma açması üzerine, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş ve Gökçe Gökçen, Parti Meclisi (PM) üyesi Sevgi Kılıç ve milletvekillerinden oluşan CHP heyeti ODTÜ’ye gitti.
Ankara Milletvekili Okan Konuralp, Sakarya Milletvekili Ayça Taşkent, İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel, Antalya Milletvikili Aliye Coşar, Isparta Milletvekili Yalım Halıcı, İstanbul Milletvekil Ali Gökçek, Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, Ankara Milletvekili Aliye Timisi Ersever, Ankara Milletvekili Aylin Yaman, Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko ve Muğla Milletvekili Gizem Özcan’ın yer aldığı CHP heyeti, şenliklerin yasaklandığı Devrim Stadyumu’na geldi.
Burada basın açıklaması yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, şöyle konuştu:
“Bugün burada 35. ODTÜ Bahar Şenliği’nin gerçekleşmesine ODTÜ Rektörlüğü’nün izin vermemesi üzerine öğrencilerin protesto eylemleri ve sonrasında soruşturma açılmasıyla ilgili olarak hem öğrencilerle dayanışma göstermek hem de basına CHP olarak üniversitelerimizde özgürlük alanlarının kısıtlanmasına dair tepkimizi göstermek için bulunuyoruz. 35. kez yapılması planlanan ODTÜ Bahar Şenliği, Devrim Stadı’nı da içine alan, ODTÜ’nün geleneklerinden biridir. Devrim Yürüyüşü de 1993 yılından beri şenliğin bir parçası haline gelmiştir. Bir ODTÜ mezunu olarak bugün burada olmaktan hem mutluluk hem de üzüntü duymaktayım. Sadece ODTÜ’ye ve ODTÜ’lülere değil Ankara’daki tüm üniversitelilere, Ankara halkına bir armağan olan ODTÜ Bahar Şenliği’nin son yıllarda yaptırılmaması çabası bizler için hayret vericidir. ODTÜ gibi köklü ve nitelikli üniversiteler gelenekleri ile yaşarlar. Yalnızca bir bilgi kurumu değil, aynı zamanda yaşayan bir toplum olarak da varlıklarını sürdürürler.”
“ŞENLİKLER ODTÜ GELENEĞİNİN ÖNEMLİ BİR PARÇASI”
“ODTÜ geleneğinin önemli bir parçası olan bahar şenliklerinin, son yıllarda yapılıp yapılmayacağı sürekli tartışılan bir etkinlik haline geldiğini” vurgulayan Özçağdaş, şöyle devam etti:
“2016’da göreve atanan Sayın Rektör Verşan Kök, 2019’da 33. Bahar Şenliği’ni; ‘Üniversitemizin mevcut teknik ve idari olanaklarıyla gerçekleştirilmesi mümkün olmadığından’ diyerek iptal etmiştir. Bunun üzerine öğrenciler ‘Olanak yoksa biz varız’ diyerek eyleme başlamış ve ülkedeki birçok sanatçı ODTÜ’ye destek olacaklarını belirtmiş, birçok sendika ve kurum ekipman desteği sağlamış ve sonuçta 33. Bahar Şenliği gerçekleştirilmişti. 2023 yılında yapılması planlanan Bahar Şenliği, ki 35. olacaktı, deprem sebebiyle ertelendi. Üniversitelilerle görüşmelerden sonra takip eden güz döneminde yapılacağı ve gelirlerin deprem bölgesine bağışlanacağı belirtilen şenlik, maalesef yapılmadı. Üniversitelilerin tüm girişimleri sonuçsuz kaldı.
Bu yıl ise Rektörlük öğrencilerle görüşmeden şenliklerde Devrim Stadyumu’nun olmayacağını bir e-posta ile duyurdu. Öne sürülen bahaneler ise bu sefer, temizlik ve güvenlik oldu. Rektörle görüşme talebiyle 18 Nisan’da binlerce öğrenci Rektörlük önüne yürüdü ve Rektörlük önünde taleplerini dile getirdiler. Sonuç alınamadığı için 24 Nisan’da bir yürüyüş daha yapıldı. ‘Rektörlük bizimle görüşene kadar buradayız’ diyen öğrenciler 5 Mayıs’a kadar rektörlük önünde kamp kurdu. Kamp esnasında CHP milletvekillerimiz, Çankaya Belediye Başkanı’mız, CHP örgütlerimiz ve diğer siyasi partilerin temsilcileri alanı ziyaret ederek öğrencilerin yanında olduğunu gösterdi. Bu esnada Rektörlük öğrencilerin kullanmaması için 7/24 açık bulunan çalışma salonlarını kapattı, kütüphanenin elektriğini kesti. 25 Nisan’da Çankaya Belediye Başkanı’mız Hüseyin Can Güner Sayın Rektör’le görüştü ve Rektörlüğün öne sürdüğü kaygıları Belediye olarak karşılayacaklarını belirtti ama sonuç alınamadı.
Eylem sürecinde öğrenciler kendi imkanlarıyla Rektörlük önünde konserler düzenledi. 4 Mayıs’ta mezunlarla beraber Rektörlük önünde bir yürüyüş yapıldı. 5 Mayıs’ta üniversiteliler sonuç alınamayacağını fark edince kamp sürecini sonlandırdı ve kendi şenliklerini düzenlemek için çalışmalara başladı. 13 Mayıs’ta öğrencilere disiplin soruşturması açıldığı bildirildi. 18 Nisan Yürüyüşü için bir haftadan bir aya kadar uzaklaştırma, kamp süreci için yapılan eylem işgal olarak tanımlanıp bir dönem uzaklaştırma cezası olduğu vurgulanarak öğrenciler disipline sevk edildi. Bazı üniversitelilerin aileleri Ankara Emniyeti’nden olduğunu ifade eden kişilerce arandı ve baskı kurulmaya çalışıldı.”
“GELENEK HALİNE GELMİŞ BİR ŞENLİĞİ YAPTIRMAMAK EĞİTİMİ ENGELLEMEK DEĞİL Mİ?”
Suat Özçağdaş, “Bahar Şenliği’ne her yıl başka bir kulp bulan, şenliği yaptırmamak için direten Rektörlüğün öğrencileri disipline gönderme gerekçesi ‘eğitim öğretimi engelleme’ymiş. Buradan soruyoruz; yıllardır yapılan, bir gelenek haline gelmiş bahar şenliğini yaptırmamak eğitim öğretimi engellemek değil mi? Yoksa Rektörlüğe göre üniversite, sadece ders yapılan, dört duvarı olan bir okul mu? Üniversitelileri günlerdir muhatap almamak ve onları burada bekletmek eğitim öğretimi engellemek değil mi? Soruşturma için üniversitelileri sınav haftasında, tüm gün kapıda bekletmek eğitim öğretimi engellemek değil mi? Çalışma salonu ve kütüphaneleri kapatmak eğitim öğretimi engellemek değil mi?” sorularını yöneltti.
Asıl sebebin temizlik ve güvenlik olmadığını bildiklerini vurgulayan Özçağdaş, “Çankaya Belediye Başkanı’mız Hüseyin Can Güner Belediye olarak temizlik ve güvenliği sağlayacağını bizzat Sayın Rektöre iletti fakat sonuç değişmedi. Sadece buradan da anlıyoruz ki amaç temizlik de güvenlik de değil, amaç ODTÜ’nün geleneklerine, kültürüne, Devrim’e ve şenliğine yönelik bir tutumdur” şeklinde konuştu.
“ANAYASAL HAKKIN KULLANILMASI, EĞİTİM ÖĞRETİME NASIL ENGEL GÖRÜLEBİLİR?”
Üniversitelerin, bilginin ve bilimin üretildiği, düşüncenin ve bilimsel özgürlüğün hâkim olduğu, öğrencilerin sorgulayıcı, eleştirel ve yaratıcı fikirler ortaya çıkarması beklenen evrensel değerlere sahip yapılar olduğunu anlatan Özçağdaş, şunları kaydetti:
“Günümüzde tüm dünyada üniversitelerin temel misyonları, eğitim, araştırma ve topluma katkı sağlamaktır. Üniversiteler bir yandan kamu kaynağı kullanır bir yandan da kamuya fayda üretirler. Bu bağlamda Orta Doğu Teknik Üniversitesi kurulduğu 1956’dan itibaren kurumsal yapısıyla, kültürü ve geleneğiyle, akademisyenlerinin, öğrencilerinin ve mezunlarının niteliği ile Türkiye’ye bilgi, bilim, sanat, teknoloji olarak çok önemli katkılar sağlayan değerli bir üniversitemizdir. Oldukça rekabetçi bir yükseköğretime giriş sisteminde Türkiye’deki çoğu ailenin ve gencin en büyük hayali ve hedefi ODTÜ’de öğrenci olmaktır. Ben de ODTÜ öğrencisi olmaktan çok büyük bir gurur duyarak bu kampüste öğrencilik yaptım, UGT ile şenlik düzenleme komitesinde yer aldım. Geçmişte de Bahar Şenlikleri ve diğer bazı etkinliklerde yönetim ve üniversite bileşenleri arasında görüş ayrılıkları oldu. Bu nedenle yapılan gösteriler, yürüyüşler, protestolar oldu. Ancak anayasal hakların kullanılması olan bu etkinlikler sonrasında öğrencileri cezalandırmayı düşünmek, uzaklaştırma cezası vermek, hatta aklından geçirmek bile düşünülmedi. Bir kamu yöneticisi, ister Rektör olsun ister Bakan olsun, kararlarını alırken iki saik üzerinden hareket etmelidir; hukukun üstünlüğü ve kamu yararı bir üniversite öğrencisinin, anayasal hakkını kullanması, eğitim öğretimi engellemek olarak nasıl görülebilir? Bir üniversite öğrencisini, bir yönetim kararına katılmadığı için eğitim hayatından uzaklaştırmanın neresinde kamu yararı vardır?”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Özçağdaş, üniversitelilerin düşünce ve ifade özgürlüğünün, üniversite ortamında düşüncelerini serbestçe ifade edebilmelerinin ve kişisel bilgilerinin gizliliğinin korunmasının, özgür ve güvenli bir eğitim ortamı için vazgeçilmez olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Üniversite öğrencilerinin Anayasal hakları olan yürüyüş, protesto ve görüşlerini açıklama haklarını savunuyoruz. CHP olarak üniversitelilerin eşit, özgür ve katılımcı bir üniversite hayatı geçirmeleri, hem ODTÜ’nün gelenekleri bakımından hem üniversitelerin olmazsa olmaz değerleri bakımından çok önemlidir. ODTÜ Rektörü sayın Verşan Kök’ü ve yönetimini öğrencilerin haklarına saygı duymaya, öğrencilerin akademik, sosyal, kültürel, ekonomik ve kariyer bakımından desteklenmesi için çaba harcamaya, ODTÜ’nün dünya markası olan yapısını tahrip etmemeye davet ediyoruz.”
Özçağdaş öğrencilere de “Sevgili üniversiteliler, günlerdir, haftalardır, ODTÜ’nün geleneklerine ve geleceğine sahip çıktığınız için sizlerle gurur duyuyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak günlerdir devam eden bu mücadelenizi selamlıyoruz. İlk günden bu yana belediyelerimizle, il ve ilçe örgütlerimizle, milletvekillerimizle yanınızdaydık, bugün de buradayız, olmaya da devam edeceğiz. ODTÜ yönetimine de üniversiteyi üniversite yapan değerlere sahip çıkmaları konusunda görevlerini hatırlatmaya devam edeceğiz. Hepinize burada olduğunuz için teşekkür ederiz” diye seslendi.
“ODTÜ YÖNETİMİ BU HUKUKSUZ DAVRANIŞINDAN VAZGEÇMELİ”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sevgi Kılıç da “Talebimiz ODTÜ yönetiminin bu haksız hukuksuz davranışından vazgeçmesi. Bu yaşananlar normal değil. ODTÜ yönetiminin normalleşmesini istiyoruz. ODTÜ yönetiminin akıl dışı bu süreçten vazgeçmesini istiyoruz. Bugün ODTÜ’de sesi boğulmaya çalışılan gençlik bizim umudumuz. Kimse de unutmasın ki haklıların sesi kısılmaz. Kimse de unutmasın ki ODTÜ’nün duruşuna zarar verilmez, ODTÜ’nün duruşu bozulmaz. ODTÜ’lü öğrenci haklı taleplerinde demokratik Türkiye arayışında her zaman yanlarında olacağız. Seslerine ses olmaya devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.
“ÖĞRENCİLERİN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen de şunları kaydetti:
“Bugün idari soruşturmalarla ilgili karşınızdayız. Barışçıl bir eylem yapılıyor, protesto hakkı kullanılıyor. Anayasa’da yazan bir hak, Anayasa’da güvence altına alınan bir hak öğrenciler tarafından haklı olarak kullanılıyor. Ama bu haklı kullanış sonucunda idari soruşturma, o 96 öğrenciye karşı açılıyor ve sonuçta öğrenciler, kınama cezası alsın, okuldan uzaklaştırılsın diye büyük bir çaba olduğunu görüyoruz, üniversite yönetimi tarafından. Bu da son yıllarda iktidarın öğrencileri susturmak için, öğrencilerin yaşam tarzını bastırmak ve ötekileştirmek için öğrencilerin sol görüşlerinden rahatsızlık duyulduğu için açıkça onlara baskı uygulamak için kullanılan yöntemlerden biri haline gelmiştir. Ve bu yöntem artık sistematik bir yöntem haline gelmiştir. Biz gençlerin yanındayız. Öğrencilerin yanında olmaya devam edeceğiz. Festival yasaklarına karşı, yaşam tarzına müdahalelere karşı, hakkını kullanana, anayasal hakkını kullanana ne gerek vardı diyen, böbürlenen o kibirli anlayışa karşı öğrencilerin, gençlerin, vatandaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz.”